Mit ve Mitoloji

İçindekiler Mit
Mitler ve Dinsel Törenler
İnanç Olarak Mit
Mit ve İdeoloji
Mitoloji
Geleneksel Görüşler
Mitlerin Yapısal Çözümlemesi

 Mit, bir uygarlıkta, kurumların varlığının ve toplumsal düzenin ortaya konup sürdürülmesinin kökeninde bulunan kutsal ve temel bir olaya ilişkin bir anlatıdır; mitoloji ise, belli bir halka ya da kültüre özgü mitler topluluğudur.

Mit

Dar anlamıyla mit (yunancada "söz" anlamına gelen mythos'tan gelir) bir anlatıdır ve ilgi çeken yanı, dilinin niteliğinde değil, bu anlatıda açıklanan öyküdedir. Mitlerin çoğunun kahramanları masal kişileridir ve mitlerin dışında bunların varlığından söz edilemez. Ayrıca, mitlerde olup bitenlerin temel özelliği, deneyime ters düşmesi ve en baştaki bir zamanın, bir "mit zamanı" nın söz konusu olmasıdır. Başka bir deyişle mit, zamanı ortadan kaldırır, öncesiz-sonrasızlık taşır; şimdi ve her zaman ortaya çıkar. Sözgelimi, doğada her gün gerçekleşen güneşin doğuşu gibi bir olay, mitte bir kere gerçekleşir. Bu olay hem tipik hem de öncesiz-sonrasızdır; bütün zamansal belirlenimlerin dışında yer alır. Hemen her toplumda, bir kişisel icat ürünü olarak görülen doğaüstü öyküleri ile tam anlamıyla ciddi anlatılar olan ve doğrulukları kuşku konusu olduğunda bütün güçlerini yitiren mitler arasında köklü bir ayırım yapılır. Mitlerin anlatılabilirliği, onların doğasının doğal bir belirlenimidir, ama işlevlerini yerine getirmeleri için mutlaka zorunlu değildir kuşkusuz. Özellikle Kara Afrika'da görüldüğü gibi, yazı bilmeyen ve mitoloji denen şeye pek sahip olmayan bazı toplumlarda, dinsel törenler ve simgesel nesneler bakımından zengin olan bir dünyaya ilişkin bölük pörçük açıklamalar, mitlerin oynadığı aynı rolü oynuyor ve aynı tip bilimsek çözümlemelerin konusu olabiliyor gibi görünmektedirler. Mitler, insan zihninde belli düşünceler uyandırmaya yönelirler ve kolektif oldukları için de herkes tarafından kabul edilmek zorundadırlar. Mitlerin temel niteliği, bu düşünce ve duygu uyandırmanın, aynı kültüre bağlı bütün bireylerde aynı tarzda gerçekleşmesini gerektirir. Mitlerin insan zihninde yarattığı düşünce tarzı, önce kahramanların adlarında elle tutulur hale gelir ve bu kahramanlar, çoğunlukla, kavramlardan, kategorilerden, ögelerin birleşiminden, alegorilerden, ahlaksal fikirlerden, yani ilişki dile getiren gerçeklerden başka şey değildir. Kökeni bakımından her zaman bireysel olan bir yapıtın, mit özelliğini edinmesi için topluluğun onu kabul ettiğini göstermesi ve aynı görüşte olduğunu belirtmesi gerekli ve yeterlidir. Lévi-Strauss'un yazdığı gibi bu öylesine gerçekleşir ki, "grubun mitleri tartışılmaz; bu mitler, tekrarlandıklarına inanılarak dönüşüme uğratılır" (L'Homme nu [Çıplak İnsan, 1971]).

Mit ne demek? Mitoloji ne demek?
Antik Yunan Mitolojisi: 12 Olimposlu

Mitler ve Dinsel Törenler

Canlı mit, bütün toplumlarda, törenlere koşut olarak yer alır. Miti dinsel törene bağlayan yakınlık ortaya çıkarıldıktan sonra, son zamanlarda, anlaşılmaz bilmeceler gibi kalmış olan birçok mit açıklandığı gibi, mitin özünün ne olduğu da ortaya konabildi. Öte yandan, mit de dinsel törenleri temellendirmiş oldu. Bu törenlerin, mitlerde öğretilenlerin edim haline gelmesi olduğu, törenlerin de mitten kaynaklandığı söylenebilir ve Prometheus'un, bir hayvanın kemiklerini ve yağını sunarak Zeus'u aldattığı için Eski Yunanlıların tanrılara kurban ettikleri hayvanların etini yemek gibi bir töreleri olduğu ileri sürülebilir. 

Öte yandan, bunu tam tersine, mitin, daha önce var olan bir dinsel uygulamanın dile getirilmesinden başka şey olmadığı ileri sürülebilir. O zaman da, Eski Yunanlıların kurban verme törelerini temellendirmek için Prometheus mitini ortaya koyduklarını söylememiz gerekir. Reik ya da Robertson Smith gibi, çeşitli akımlara bağlı bilginler, miti, dinsel törenin basit bir betimlenmesi olarak görmek eğilimindedirler. Ama dinsel törenlerin, mitolojilerden daha yoksul olduğunun görüldüğü ileri sürülerek onlara itiraz edilebilir. Romalılarda durum böyle değildi, ama buna karşılık, Eski Yunanlıların tanrı öyküleri, onlara gösterilen tapınışın uygulamalarını kat kat aşacak kadar zengindi.

Claude Lévi-Strauss, "mitolojinin, birbirinden iyice ayrı iki biçim içinde ortaya çıkabileceğini" belirtir. Ona göre, "mitoloji, kimi zaman, önemi ve iç örgütlenişi tam bir yapıt niteliği taşıyan anlatılar halindedir ve açıklayıcıdır. Kimi zaman da, bunun tersine, mit tasarımları, notlar, taslaklar ve parçalar halindedir; bir eksen çevresinde toplanmamışlardır, her biri, dinsel törenin şu ya da bu evresine bağlı olarak kalır; mit, törene açıklama gerektirir ve ancak dinsel tören edimleri sayesinde bu mit tasarımları zihinlerde canlanır." Lévi-Strauss şunlarıda ekler: ' Kısacası dinsel tören ile mit arasındaki karşıtlık, yaşamak ile düşünmek arasındaki karşıtlıktır ve dinsel tören, yaşamın külfetlerine boyun eğen düşüncenin yozlaşmasını dile getirir" ( L' Homme nu).

İnanç Olarak Mit

Mitlerin gerçek olduğuna inanılır; oysa yabancı gözlemci için bunlarda inanılacak hiçbir yan yoktur. "Mit" sözcüğü, Batı yanlışın eşanlamlısı haline gelmiştir; oysa etkili oldukları toplumlarda mit, doğru ve gerçek olarak kabul edilir. Bu anlam kayması, ele alınan mitlerin, her zaman başkalarının mitleri olduğunu açıkça gösteriyor. Mitlerin çözümlenmesi, eylemi ya da isteği, şu ya da bu yöne çevirmek işini gören simgesel düzenlenişlerden başka bir şey çıkarmamıştır ortaya. Tıpkı düşüncenin, elle tutulur hale gelmesi için dile gereksinim duymasının ve bazı gerekimlere boyun eğmesinin zorunlu olması gibi mitsel düşünce de, ancak simgeselliğinden elde edilen ideolojik bir kullanımla kendini duyurabilir. Bu kullanımda, bir benimseme, bir katılma pekişir ve bu kullanım tam anlamıyla karşıt tutumların bir tek düzenlenişinden kaynaklanabilir.

Mitler, kültürlere göre değişiklik gösteren yazılı ya da sözlü anlatılar sistemi içinde yer alırlar ve bu sistem, kendi içindeki mitlerin edindiği biçimide etkiler. Kendilerini değişmeyen bir şey olarak gören ve tarihleri konusunda hiçbir bilgileri olmayan toplumların mitolojisinin ekseni, tarihe ön planda yer veren bir toplumdakinden çok farklı bir yerde bulunacaktır. Edebiyat türleri gibi tarih, siyasal ideoloji, felsefe, vb. de mitsel düşünceyle doğrudan bir bağıntı içindedir ve bu düşünce, onların taşıdığı anlamları biçimlendirecek tarzda etki gösterir.

Mit ve İdeoloji

Mit aynı zamanda, toplumsal ya da doğal gerçekliğin " akılsal" ve tutarlı bir açıklanmasını sağlayan simgesel bir anlatımdır. Mit, bir sorundan ya da özel bir tarihsel ve toplumsal durumdan kalkarak bir iç mantık ortaya koyan düşünsel bir kuruluştur. Demek ki bir yanda, tutarlı ve mantıksal olması gereken düşünsel bir kuruluş, öte yanda, gerçek durum vardır. Gerçek ile mantıksal tutarlılık arasındaki bu gerilim, mitin bütün anlamının ve yararlılığının kaynağıdır.

Lévi-Strauss şöyle der: "Mitin amacı, günlük yaşamın bir çelişkisini çözmek için bir mantıksal model sağlamaktır" . Mit sayesinde birey, mantık gereksinimi ile günlük yaşamın görünürdeki mantıksızlığını çelişkilerini uyuşturma olanağı bulur.

Mit, tanımı gereği kavranmaz olan gerçek üstünde egemenlik kurmaya hizmet eder. Toplum ve bireyler, çeşitlilik gösteren, çelişkili ve görünürde matıksız olan gerçeği kavrayabilmek için düşünsel ve mantıksal bir sistem kurarlar. Modern dünyada da ideoloji, geleneksel ve ilkel toplumlarda mitin yerine getirdiği aynı işlevi aşağı yukarı yerine getirmektedir. Lévi-Strauss da bunu ileri sürer: "Mite, siyasal ideolojiden daha fazla benzeyen bir başka şey yoktur. Çağdaş toplumlarımızda, siyasal ideoloji, mitin yerini almaktan başka şey yapmamaıştır belki de. Tarihçi, Fransız Devrimi'nden söz ettiğinde ne yapar? Tarihçi, uzaklarda kalmış sonuçları, arada yer alan ve geri dönmezlik niteliği taşıyan bir dizi olay boyunca hşç kuşkusuz hâlâ kendini duyuran bir dizi geçmiş olayı ele alır. Ama siyaset adamı ve onu dinleyenler Fransız Devrimi, başka bir düzeyde yer alan bir gerçekliktir; geçmiş olayların bir art arda gelişidir, ama aynı zamanda sürekli etkililiği olan bir şemadır ve O günkü Fransa'nın toplumsal yapısını, kendini gösteren gösteren çatışmaları yorumlamayı olanaklı kıldığı gibi daha sonraki evrimin taslağını görmemizide sağlar" (Anthropologie structurale [Yapısal İnsanbilim, 1958])

Mitoloji

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, belli bir halka ya da kültüre özgü mitler topluluğuna mitoloji denir. Dünyanın bütün halklarının, gelişimlerinin belli bir aşamasında, ilkel ya da gelişmiş mitolojileri olduğunu söylemeliyiz. En eski çağ toplumlarının mitolojileri arasındaki farklara karşın, temaların benzerlikleri dikkati çeker. Bazı durumlarda, bu benzerlikler uygarlıkların birbirini etkilemesiyle açıklanabilir. Nitekim, ortak bir Hint-Avrupa kökenleri olduğu için Germenlerin, Keltleri, Eski Yunanalıların ve Romalıların tanrılarının birbirine benzemesinde şaşılacak bir yan yoktur. Ama başka durumlarda bu tür bir açıklama doyurucu olmaz. Yaratıcı bir tanrı, bir Gökyüzü tanrısı, bir ana tanrıça kavramı, başlangıçta bir kaosun bulunduğuna ya da tufanın gerçekleştiğine inanma, insanlara tanrısal becerileri getiren ve bundan ötürü cezalandırılan tanrısal ya da insanüstü bir varlık tasarımı, bu durumların örnekleridir. Bütün bunlara, birbirleriyle etkileşmiş olduğunu söyleyemeyeceğimiz uygarlıklarda çeşitlenmeye uğramış olarak rastlarız. Din tarihçileri, etnologlar, toplumbilimciler, mitlerin anlamını, dilbilim verilerine, karşılaştırmalı tarih araştırmalarına, etnolojiye, psikanalize dayanarak açıklamaya çalıştırlar.

Mitler inanma ile masallaştırmalar arasında ayırım gözetmenin, insan bilimlerinin son zamanlarda ulaştığı bir anlayış olduğunu belirtmeliyiz. Mitoloji ancak, yaşamsal ve toplumsal anlamı ortadan kalktığı zaman yöntemli bir araştırmanın konusu edildi. Yani mit, bu miti sürdüren kişinin karşısına, ancak deneyimin ilk ve temel verisi olarak yaşanmak özelliğini yitirdiği zaman ; ilk Yunan düşünürlerinin bize devrettikleri adlandırmalarla, efsaneye ya da masala dönüştüğü zaman bir sorun olarak çıktı.

Mitoloji Nedir? Antik Yunan Mitolojisi Kanatlı At

AntikYunan Mitolojisinde Kanatlı At: Pegasus

Geleneksel Görüşler

Mite ilişkin ilk gerçek etnoloji kuramı, XIX. yy'ın ikinci yarısında İngiliz insanbilimcisi E.B. Tylor tarafından ileri sürülen cancılıktır. Bu bilgine göre, ilkel insanların her şeyde bulunduğunu sandıkları ruhlara inanmalarının nedeni, düşlerden kaynaklanan yanılsamalardır. Tylor, Max Müller'in ve doğalcıların kanıtlarını benimsedi. Bunlar, mitoloji tanrılarının ve öteki kahramanlarının, doğal güçlerin kişileştirilmesi olarak yorumlanması gerektiğini ileri sürüyorlardı. Bu kişileştirmeleri de, düşüncenin güçsüzlüğüne eşlik eden ve insan eylemlerini açıklamaya özgü olan fiillere, cansız nesneleri özne olarak veren ve böyle düşünmeye yol açan " dil hastalığı" ile açıklıyorlardı (sözgelimi, " güneş doğuyor ", " yaz geliyor" gibi). Demek ki, evrimciler, mitleri, hem dünyayı açıklamaya yönelen düşünsel bir çaba, hem de karışık, ilkel, akıldışı, bir düşüncenin ortaya çıkışı olarak görüyorlardı. Onlara göre ilkel insan da bizim gibi düşünsel merakları olan, anlamak ve açıklamak isteyen bir insandı, ama düşlerin yanılsamalarından ve cancılık inançlarından kurtulamıyordu. Mitsel düşüncenin, bizim uygarlıklarımızın bir temel özelliği olmadığı ve bu özelliğin bizi, mitsel düşünceden henüz sıyrılmamış insanlardan ayırmadığı besbelliydi. Evrimciler ve özellikle Frazer, mit anlatılarını, doğrudan doğruya ele alırlar. Toplumsal çerçeveyi göz önüne almazlar. Mit anlatısında, bildik simgeler saptarlar ve böylece onları çözmeye yönelirler. İşlevselciler ve özellikle yerinde gözlem yaparak (Trobriand adaları, Melonezya) sonuçlar çıkaran ilk insanbilimci olan Bronislaw Malinowski, mitsel söylemi, toplumsal bağlamı içinde kavramaya çalışırlar. Onlara göre mitin işlevi, açıklamak değil, var olan düzeni sürdürmeye yarayan inançları kurallaştırmak ve kabul ettirmektir. Böylece mitlerin işlevi, açıklamaktan, bilimsel, felsefi ya da edebi merak konularına yanıt vermekten çok, toplumsal örgütlenmenin temelleri olan inançları ve uygulamaları haklı çıkarmak ve pekiştirmektir. Mitler ancak, toplumsal örgütlenim içindeki işlevleriyle açıklanabilirler. Malinowski'ye göre mitler, "ilkel uygarlığın dogmatik belkemiğini" oluşturur ve "pragmatik bir temel yasa" niteliği taşır. Tüm İngiliz toplumsal insanbilimine egemen olan bu görüş, mitlere karşı derin bir ilgisizliğin duyulmasına yol açmıştı.

Mitlerin Yapısal Çözümlemesi

Mitlerin çeşitliliğinin, ortak yapılarının ortaya konmasını sağlayacağı düşüncesi , Rus folklorcusu Vladimir Propp tarafından ileri sürüldü ve daha 1939' dan önce Georges Dumézil tarafından benimsenip uyglandı. Georges Dumézil, Hint-Avrupa kökenli çeşitli halkların mitolojilerinin ortak kaynağını bulmaya çalıştı ve kökte yer alan bu mitolojinin, temel özelliklerini yitirmeden çeşitli dallara ayrılıp nasıl farklılaştığını açıklamak istedi. Dumézil, tanrıların üç işleve (hükümdarlık, savaş, üretim) göre birbirinden ayrıldığını ; bunlara Germen mitolojisi (Odin, Thor, Freyr) ile Romalılarda (Jüpter, Mars, Quirinus) raslandığını  ve bunun da, Hint-Avrupa toplumundaki üç işleve denk düştüğünü gösterirdi.

Bu sınıflama, toplumun yapıları ile mitolojilerin yapıları arasındaki denkliğin incelenmesinin temel bir örneğini verir bize. Yapısalcılık, genellikle, mitlerin simgesel bir sisteme dayandığını ileri sürer. yapısalcılık her şeyden önce metinler ilgilenir, ama bu metni kültür bağlamıyla açıklamayı da yasaklamaz kendine yapısalcı yaklaşım, mitlerin ardında bir sistem aradığı gibi, sistemin ne olabileceği konusunda özel bir görüş de ileri sürer. Yapısalcı araştırmacı mitsel anlatıyı en küçük öğelerine ("mitbirim") ayıracak ve bunları paradigmalar(diziler) halinde sınıflandıracaktır. Nitekim Lévis Strauss' un mitler konusundaki derine inen "okuması", onu, mitleri kesitlere ayırma ve "mitbirimleri" i sınıflandırma işlemlerini bir yana bırakıp, öğeler üstünde değil mitin bütünselliği üstünde çalışmaya yönelmiştir. mitleri çözümlemeden geçirenler, bir tek mite ilişkin birçok fraklı anlatının bulunmasını, bir engel olarak görüyorlardı. Bundan ötürü de, bütün ötekileri bir yana atmak için "en iyi" anlatıyı aramaya yöneliyorlardı. Claude Lévi-Strauss, aynı mitin bütün farklı anlatılarında aynı zihinsel düzenlenişin bulunduğunu belirtti. Mitlerin ortak yapılarının ortaya çıkarılmasını sağlayan, anlatıların farklılığıydı. Bir mit ile ona yakın başka bir mitin çeşitlenmeleri arasında, kesin bir farklılık eşiği bulmak az raslanan bir durumdu. Böylece yapısalcı araştırmacı, bir miti yorumlamak için, adım adım ilerleyerek, bütün mitolojiye başvuracaktı. Mythologiques'de (Lévi-Strauss'un 1964'ten sonra mitlerle ilgili olarak yayımladığı yapıtlara verdiği ortak ad) çözümlenen bir miti ele alacak olursak,bunun, birçok yerde başka mitlerle karşılaştırıldığını ve bu sonuncularında ancak başka mitlerle karşılaştırıldıkları zaman kavranabilir hale geldiğini görürüz . Lévi-Strass'a göre dönüşümler, mitsel düşüncenin kendisinde bulunur;bunlar, bir miti temellendirir ve belirler. Bir mit, bir ya da daha fazla miti dönüşüme uğratarak doğar ve bu dönüşümün kuralları henüz belirlenmemiş şeylerdir.


kaynak: Gelişim Hachette Genel Kültür Yayınları

Yorumlar

En Çok Okunanlar

Eski Uygarlıkların Kimya Bilimine Katkıları

Dünyanın En Zeki İnsanı Christopher Langan Kimdir?

SULTAN MELİKŞAH KİMDİR?